Fatih Erbakan AKP’yi eleştirdi: Kredi kartının limitinden vergi alınması hukuka ve mantığa aykırı
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, TBMM’de basın toplantısı düzenledi.
Türkiye’de 120 bin kamu aracının olduğunu belirten Erbakan, “5 bin araç hizmete mahsus. Fransa’da 65 bin, İtalya’da 29 bin araç var. Yine bununla ilgili bir diğer rakam verecek olursak kara araçlarını artık geçtik. Hava araçlarına, kamu çeşidi tarafından ödenen yıllık kira bedeli 2018’de 280 milyon lira seviyesindeyken 2023’de bu bedelin 5.6 milyar liraya fırladığı görülüyor.
Yani beş sene içerisinde helikopter ve uçak arama bedelleri 20 misli artmış. Türkiye İsraf Vakfı’nın 2021 yılında hazırladığı bir rapor Türkiye’de kamunun 2021 yılında yıllık 1 trilyon 81 milyar liralık bir israf içerisinde olduğunu ortaya koyuyor. Aradan geçen üç senede enflasyon oranını da hesaba katarsak bu sene Türkiye’de kamu kesiminin israfı 2.5 trilyon lira seviyesine geldi. Bu 75 milyar dolarlık bir israf demek” diye konuştu.
Faiz giderlerinde vergi muafiyeti hakkında konuşan Erbakan, “İsrafın yanında faiz canavarını da mutlaka saymamız gerekiyor. Diğer taraftan bir diğer canavarımız holdinglere aktarılan kaynaklar. Milyarlık ihaleler, onlarca milyarlık ihaleler, Kamu İhale Kanunu’ndaki özel durumlar için konulmuş madde doğrultusunda yapılıyor. Dolayısıyla bir rekabet ortamı olmadan ve şeffaf bir şekilde yapılmadan pazarlık usulüyle bu idareler veriliyor. Ve bu yolla maalesef milyarlarca lira, milyarlarca dolar bir avuç imtiyazlı holdinge aktarılıyor. Daha dün Sinop’ta bir maden, imtiyazlı bir holdinge verildi. 3.6 milyar liraya ihale edildi. Madenin içerisindeki cevher rezervinin 400 milyar liranın üzerinde değeri olduğu iddiası ortada. Yüz milyarlarca liralık hazır cevherler var. Böyle bir maden 3.6 milyar liraya adrese teslim bir ihale edildi. Bu beş tane imtiyazlı holding 10 senede 128 kez vergi muafiyetine ulaşıyor. Ve bu yıl bütçeden 1.65 trilyon lira vergi muafiyeti sağlanıyor” ifadelerini kullandı.
Kur korumalı mevduatın maliyetine ilişkin ise Erbakan, “1.4 milyar liraya mal oldu bu korumalı mevduatın faturası. Sadece mevduata verilen parayla 16 milyon emekli maaşını aylık 12 bin 500 liradan 20 bin liraya çıkartabilmemiz mümkün olur. Bu sistemde gider kalemleri bu şekilde işlerken, bir de bu sistemin elbette ki gelir kalemleri var. Bir yerden bu imkanın gelmesi lazım ki bu imkan faize, israfa, imtiyazlılara bu korumalı mezarda verilebilsin” dedi.
“HARCANMAMIŞ BİR PARADAN, KREDİ KARTININ LİMİTİNDEN VERGİ ALINMASI HUKUKA VE MANTIĞA AYKIRI”
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşüldüğü esnada AK Parti Grubu tarafından geri çekilen Savunma Sanayii Destekleme Fonu kesintisini de içeren kanun teklifine yönelik eleştirilerde bulunan Erbakan, “Elektriğe yılbaşından bu yana yüzde 40 zam yapılıyor. Doğal gazda ve akaryakıtta zamlar yağmur gibi yağıyor. Mevcut vergiler bir sene içerisinde yüzde 20 arttırılıyor. Yeni icat edilen vergilerle bir senedeki vergi yükünün artışı yüzde 200 seviyesini buluyor.
Şimdi de savunma sanayisini destekleyeceğiz diye tutarı 70 milyar lira seviyesinde olan yeni bir vergi paketi yürürlüğe konulmak istendi. Zaten uçan kuştan vergi aldıkları yetmiyormuş gibi şimdi de ‘Dronlardan, küçük motorlu motosikletlerden, vatandaşın kol saatinden ve hatta dünyada bir ilk olarak kredi kartı limitinden vergi alacağım’ diyorlar. Bu nasıl bir mantıktır, nasıl bir anlayış bunu anlayabilmek gerçekten de mümkün değil. Bırakın ÖTV’si, KDV’si ödenmemiş, halihazırda harcanmamış bir paradan, kredi kartının limitinden vergi alınması öngörüldü. Bu durumun hukukla, mantıkla da izah edilebilmesi mümkün değildir” diye konuştu.
Anayasa tartışmalarını da değerlendiren Erbakan, “İlk dört maddeyle ilgili bizim de bir sorunumuz yok. Ancak bir tek sorun üçüncü maddenin içerisindeki ‘Laiklik’ kelimesinin bir açıklamasının olmaması. Çünkü biliyorsunuz bizim geçmişimizde partilerimiz bu kelime yüzünden kapatıldı.
Böyle acı tecrübelerimiz var. 28 Şubat’ta laiklik ilkesi adı altında maalesef yapılan uygulamalar, inanç özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar ortada. Bu acı tecrübeleri yaşadığımız için tekrardan bu gibi olaylarla karşılaşmamak açısından Türkiye’de de yeri olmayan yabancı bir kelime olan laikliğin anlamının, mealinin açık bir şekilde konulması” dedi.