Hepimizin hayatı maceralı bi yolculuk. Ve hepimiz kendi hayatımızın, senaryomuzun başrol oyuncusuyuz. Biraz biz, biraz Tanrı yazıyor bu senaryoyu ama oyuncusu biziz, sonucu çokça bize bağlı… Bi dostumdan söz edeceğim size. Aslında lezzet tutkunları tanıyor onu. Adı Hakan Sözer.
Namı diğer Köfteci Nadir Usta. Baba mirası köfteciliği sürdürüyor. Fakat ben size Hakan’ın başka bir yönünden, bir hayalinden söz etmek istiyorum.
Uzatmadan söyleyeyim, Hakan öyle sanıldığı gibi küçüklükten köfteci değil. İş hayatına bir aşçı olarak başlamış. Yıllarca turizm belgeli otellerde aşçılık yapmış. Bi gün kendi lokantasını açma hayalleri kurmuş. Gelin görün ki, onun senaryosu biraz inişli çıkışlı ilerlemiş. Bi gün bi bakmış, elinde maşa ızgaranın önünde köfte pişiriyor. Zor da olsa koymuş rayına işlerini. Sonra talihsizlikler peşini bırakmamış. Önce annesini, sonra babasını, çok kısa bir süre sonra kardeşini kaybetmiş. Dedim ya, inişli çıkışlı bi yaşamı olmuş Hakan’ın ama hiç kopmamış hayattan. Her şeye rağmen gülümsemeye devam etmiş. Tanıyanlar bilir, gözleriyle gülen bi adamdır Hakan.
Dükkan açsana
Ve bi gün halen köfteci dükkanının bulunduğu İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde ona inanan dostları “Yahu şu organizeye güzel bi sulu yemek dükkanı açsana” demişler. Olur mu, olmaz mı derken, köfteci dükkanının hemen yakınına Nadir Usta Türk Mutfağı adıyla bir esnaf lokantası açmış. Her öğlen köfteci ızgarasında gördüğünüz Hakan usta, sabahın erken saatlerinden itibaren de sulu yemeklerinin başında. “Abi mekanı cennet olsun, babam bi altın bilezik taktı, iyi bi isim bıraktı bana, köfteciliği seviyorum. Ancak bi esnaf lokantası hayalim yoktu dersem yalan olur. Ustalarımla birlikte aşkla yapıyoruz yemeklerimizi, misafirlerimizin damaklarına hoş bi tat bırakıp, onlardan tatlı sözler işitmek arzumuz. Klasik yemeklerimizin dışında unutulmaya yüz tutmuş lezzetleri de tattırmaya çalışıyoruz misafirlere” diyor Hakan.
İşkembe yahni
Geçen hafta bi boşluk bulup sabahtan uğradım Nadir Usta Türk Mutfağı’na. Lokantaya girer girmez göz göze geldik işkembe yahniyle. Biz yahniyle bakışırken yemeği yapan, eli, dili lezzetli İlhan Usta seslendi “Oo Fedo Bey hoş geldin, hemen bi tabak işkembe veriyorum”
İçine ne limon, ne sirke, ne bi baharat koymadan daldırdım kaşığı…
Sonrası malum, sözde az yiyecektim ama tavayı zor kurtardılar elimden.
Pazartesi günleri yapıyor işkembe yahniyi İlhan usta. Erken giden yiyor bu efsane lezzeti. Ben işkembenin dibini sıyırırken Hakan çıkıp geliyor mutfaktan. İşkembenin lezzetini ona överken Hakan yapıştırıyor cevabı.
Abi konuklarımızdan bunları duymak bizi çok mutlu ediyor. Bak, hayaldi gerçek oldu benim lokanta.
Yolunuz açık olsun Hakan usta…